Türkiye bor cevherinin hikayesi
Türkiye bor madenlerine ilk kazmayı vuran 1865 yılında
fransız şirketi "DESMAZURES"tir ve işletilen ocak ise Balıkesir-Susurluk yatağıdır.
Bu ocak 1935'e kadar değişik yabancı firmalarca işletilmiştir. 1968 yılında imtiyazlar düşürülüp ETİBANK'a
tüm ruhsatlar devredilmiş ve 1969 yılında da "STRATEJİK MADEN" ilan edilmiştir.
Bor yataklarımızın tarihsel serüvenlerini "DEVLET
PLANLAMA TEŞİKİLATI" ve "MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI DERGİSİ"ndeki yazılardan tüm detayları
ile okuyabilirisniz.
GÜNÜMÜZDE BOR POLİTİKASI NASIL OLMALI?
Her ülkenin kendi kaynaklarına sahip olması ve
buna değer veremsi kadar doğru bir anlayış olamaz.
Ancak bunun dünyanın değişen koşullarıan göre gerek eskiden gerekse yeniden ele
alınması gereklidir. Tüm
dünyada bilinen bir gerçek vardır ki, o da KAMU İŞLETMECİLİĞİNİN daima EN VERİMSİZ ve ÇOĞUNLUKLA
DA ZARAR ettiğidir. Batı Avrupa'da uzun yıllardan ve ABD'de son bir kaç
yıldan bu yana, sadece enerji ve izabe sektörünün temel hammaddesi olması nedeniyle,
TAŞKÖMÜRLERİ stratejik olarak ilan edilmemiş olduğu
halde, KAMU tarafından SUBVANSE edilmektedir. Bunun nedeni ise Çelik ve Silah sanayiinin temel
hammaddesi olmasıdır. Diğer stratejik ilan edilenler ise, özellikle nükleer teknolojide kullanılan hammadde olmasıdır.
Bu açıdan ele alındığında borun, Türkiye için stratejik olarak kabul edilen bir mineral olduğunu düşünürsek,
bunun ne kadar stratejik olduğu, dünyanın tanımladığı sttratejik mineral ile "Türkiye Bor cevherlerinin" bu anlamda ne kadar örtüştüğü
tartışılmalıdır.
Günümüzde bor madeni, üreten ve tüketen ülkeler
bazında ele alındığında aşırı bir tüketimi olmayan bir
mineraldir ve çok stratejik alanlarda da kullanılmaktadır.
Dünyada Güney Amerika, Arjantin, Şili, Bolivya'daki yataklara bakıldığında mevcut
'Salar'lardan, basit inşaat işçilerinin kullandıkları
küreklerle kazınarak üretildiğini, üretimin ise ülkelerin
ciddi boyutta talepleri olmadığından sınırlı kaldığını görürüz. Ayrıca bu ülkelerdeki madenler özellikle gelişmiş ülkeler tarafından
işletilmektedir ve ürün satın alınmaktadır.
Bu açıdan dünya maden konjonktüründe değerlendirildiğinde, Türkiye'nin Bor madenlerini daha ucuz üretmek zorunda olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Bu nedenle en azından bu sektörde kamudan özel veya serbest piyasa ekonomisine kavuşturulmuş yapısal dönüşümü sağlamış kamusal başka kuruluşlarında yatırım yapmaları, rekabet piyasasının bir gereğidir.
gerçek olan rekabetin, hem üretimi hemde ürün çeşitlerinin arttırılması yönünde olumlu etkilerinin olacağını belirtmekte gerekir.